Premium Ads

Bütün hekimlerde bu müziğe ilişkin bir his var.

Hülya Koçyiğit, Film Gibi Hayatlar dizisinin yeni bölümüne, doktor ve opera şarkıcısı olan Karin Bozkurt'u misafir etti.

Sanatçının childhood'ında spentiği time büyük ada üzerindeydi; müzikle olan yakınlığının, adanın bostanlarında şarkılar söyleden ile başladığını belirtti: mutlu ve sanatsal bir çocukluktan geçmişim. Dedem keman oynarken, bu keman sesini ve pazar günlerindeki konserterden etkilenmiş olarak büyüdüm. Hayatım şekillendirilmesinde tüm bu unsurlar rol oynamıştır.

Karın Bozkurt, Patrik Mesrop İI'nin çocukluktan beri yakınındaki bir öğrenciyken, klasik müzikle olan ilgisinin kilise korosu aracılığıyla büyüdüğünü açıkladı ve şöyle ekledi: "Kilisenin bizim için sunduğu çok sesli müziği keşfetmemize imkan tanıyorsunuz. Bu durum gençler arasında özellikle dikkat çekici çünkü pek çok kişi kendisine ait güzellikleri tespit ediyor - hem ses kalitesini hem de işitsel yeteneklerini anlıyorlar. Bence müzik hayatımda tam olarak buradan başlamıştır."

Sanatçının tıp eğitiminin yanı sıra konservatuvar eğitimini devam ettirdiği dönemlerdeki başarısını şu şekilde tanımladı: "Her sınava ilk sırada çıktığım bir öğrenci değildim ancak kendime ayarladıklarıma ulaştım. Başka insanların önünde düzenli ve her şeye vaktinde el attığından ziyade, belirlediğiniz amaca ne kadar çaba gösterdiğinizden veya bu hedefleri süresizce takip ederek ilerlemeniz benim için daha çok başarılı olmaktır."

Karin Bozkurt, tıp ile müziken birbiriyle uyumlu olduğunu belirtti; "Birinin bedeni, diğerinin ruhunu iyileştirdiği için ikisi ayrılmaz ve bütündür bu görüşünde. Bana göre her hekimde musikle ilgili bir his bulunmalı derim." dedi.

Çalıştığı hastanelerde hastalarına hikayeler anlattığını ifade eden Karin Bozkurt şunları söyledi: "Nöbet saatlerinde şarkılar söyleyerek giriş yaptım ve herkes beni tanırdı. Ameliyathane odasında 'Bugün de Karin Hocadan ne duyacağız?' diye sorarlardı. Gerçek şu ki müzik ve tıp asla ayrılım göremez bir bütündür ve bu sayede dikkat kesiliyoruz."

Bu ünlü sanatçı, 20 Nisan tarihinde Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesinde Ferhat Göçer ile gerçekleştirilecek olan pop opera konserine dair konuşmasını şöyle noktaladı: “Ferhat Göçer ve Şefimiz Orhan Şanlıel'in yardımıyla hayatlarımızda buluşmuştuk. Her zaman ‘İkinizin de benzer özellikler taşıdığını’, ‘Her ikisiniz de oldukça ılımlı, mükemmellik arayan ve disiplinli olduğunu’ söylerdiler. Doktor olarak aynı deneyimlere sahip olduğumuzu da belirtirdik. Bu proje üzerinde çalışırken Ferhat Göçer sayesinde kendimi serbestçe ifade etme imkanına eriştim çünkü diğer tüm ayrıntılara dikkat kesilen kişi zaten o.”

Table of Contents [Close]
    Daha yeni Daha eski
    X
    X
    X